Kiesha Crowther – Toprak Ana’ya Neler Yaptık ? Gelecekte Dünyamızı neler bekliyor ? Bu konuda ne Yapabiliriz?

Merhaba, Kiesha Crowther’ın 2012 yılında İsviçre’nin başkenti Zürih’te yaptığı konuşmanın bir bölümünün Türkçe çevirisini tek tek ellerimle yazdığım word dökümanımdan sunuyorum. Dünya üzerinde Nefes alıyorsanız bu konuşmayı mutlaka okumalısınız. Buna yürekten inandığım için yaptım bu çalışmayı. Merak edenler ekte konuşmanın videosuna ulaşabilirsiniz; Kiesha Crowther Little Grandmother – We must start living from the heart   (bu harika oldu!)

**(Sizlerle burada olmak benim için büyük şeref. İsviçre’de olmak, güzel yüzlerini görmek… Birçok renkten, birçok bölgeden gelmiş, birçok görmüş geçirmiş insan var aranızda. Size baktığımda kendi ailemi (Çok Renkli Kabile – Tribe of Many Colors) görüyorum. Bugün sizinle olduğum için gerçekten çok mutluyum…   Birkaç ay evvel, Arizona’da başka bir seminerdeydim. Çıktığımda her geceki gibi duamı ediyordum. Ve o an bana çok bariz bir şey gösterildi. Bu çok güzel bir şehirdi, çanlar çalıyordu ve önümde de büyük, güzel bir yapı duruyordu ki kilise olduğunu düşündüm. Çevresi led lambalarıyla çevriliydi. Ve İsviçre’ye gitmem söylendi. İnsanların mesajı duyması gerektiği… Ben de “tamam” dedim, “gideceğim”. Ve de ondan bir hafta sonra bir kampın davetiyesini aldım. O zaman “evet, şimdi gitmem gerektiğini biliyorum, gideceğim” dedim. Bugün, dışarıda duamı ettiğim sırada çanlar çalmaya başladı ve kendimi etrafında ışıklar olan yapıya bakarken buldum ve Farkettim ki, buraya ikinci gelişimdi ve tam olarak olmam gereken yerdeydim…)**

Adım Kiesha Crowther. Ve Colorado’nun gerçekten çok ufak bir kasabasından geliyorum. Küçüklüğümden bu yana, canlı olan her şeydeki enerjiyi görürdüm. Canlı olan her şeyde, birçok renk titreşir. Çok ufak yaşlarımdayken, hayvanlarla konuşabilirdim ne söylemek istediklerini duyardım.  Çoğu insan bunların çok kıyak olduğunu düşünür ama küçük bir çocukken, ben kendimin çok farklı olduğumu bilirdim ve herkes gibi olmamak zor hissettirdi. Ve de diğer taraftan öğretiler alırdım. Ses bana bir gün benim de öğretmem için öğrenmem gereken şeyleri açıkça anlatırdı. Uzun bir zaman deli olduğumu düşündüm. Farklıydım ve sebebini bilmediğim bir şekilde bir sesten bir şeyler öğreniyordum. Enerjileri neden görüyordum, hayvanları neden duyabiliyordum, anlayamıyordum. Uzun bir süre sonra, bu dünyada yerim olmadığını düşündüm. Ama otuzuma bastığımda Kuzey Amerika’daki Yerli kabileden bir telefon aldım. Ve oranın yaşlısı bana, benim diğer tarafla küçüklüğümden beri bağlantım olduğunu bildiklerini söyledi. Küçük büyükanne denilen kişi olma zamanımın geldiğini söylediler. Bir şaman ve bir bilgelik öğreticisi olmamın… Ayrıca, benim gibi daha başkaları da var. Benim gibi Bilgeliğin Koruyucusu olan, benim aldığım mesajları alan 11 kişi daha var. Ve Dünya üzerinde oynayacak büyük bir rolümüz var. Konuşmacı olarak yetiştirilmedim, O yüzden bunu yapmak benim için epey zor, hala öğreniyorum. Ama bir söz verdim, olabildiğince iyi bir Bilgelik Koruyucusu ve Şaman olacağım. Tüm bu ürkekliğimi geçersek, size bana öğretilenleri öğretmeye geldim. Diğer tarafın, Dünya Ana’nın ve kıtasal divandaki yerli büyüklerimin öğrettikleri…

Uzun zaman önce, gezegenimizde inanılmaz bir şey oldu. Kutuplar değişti. Ve o zamanlar yaşayan insanlar olarak; Atlantisliler, Lemuryalılar ve Sümerler gerçekten varlardı. Sadece hikâyelerde masallarda olan bir şey değil. Onlar gerçekten yaşadılar,  bizim atalarımızdırlar. Kutuplar değiştiğinde buzul devri başladı. Bu devirden geçtiler, sonra buzlar erimeye başlayınca sular yükseldi ve topraklarını ellerinden aldı. Sular yükselince başka başka gemilere binip dünyanın başka yerlerine dağıldılar. Ayrı ayrı kıtalarda yaşamaya başladılar. Mayalılar, aslen Atlantislilerdir. Aborjinler aslen Atlantislilerdir. Havaililer ve Endonezyalılar, aslen Sümerlilerdir. Watahalılar ve Yeni Zelandalılar, aslen Lemuryalılardır. Kadim öğretileri ve bilgelikleri hala gezegenimizde mevcuttur. Ataları bu gerçekleri korudurlar ve bu gerçekler şimdi insanlara geri dönüyor. Bu insanların kutupların tekrar değişeceğiyle ilgili kehanetleri yüzyıllar boyunca konuşulmuş bir şey . Ve şimdi buna şahit oluyoruz. Yüz yıllardır yerli kabilenin insanları şu kehanette bulunmuştur: Zaman gelecek Dünya Ana değişecek ve Cenneti Doğuracak; Ve bu değişim zamanında, Dünya insanları eğer aydınlanmak istiyorlarsa, kafalarından kalplerinin bilincine geçmeleri gerekmektedir. Derler ki, bu zamanda Dünya’ya gelmiş olan ruhlar, gelmiş geçmiş bütün ruhlardan daha güçlüdür. Ve bu insanlar, kafalarından kalplerinin bilincine geçiş yapabilir ve Dünya’yı değiştirebilirler. Ve bu insanlara Çok renkli kabile deniyor. İşte o kabile biziz. Bahsettikleri insanlar biziz. Bunca zamandır beklenen bizleriz. Kutup değişimi şu anda meydana geliyor. Bu gelecekteki bir şey değil. Şu an olmakta. Bu artık atalarımız “Olacak” diye anlattıkları bir hikâye değil. “Şimdi Oluyor” diyorlar artık. Tam kuzey, artık tam kuzey değil. Tüm gezgen değişiyor. Ve kutuplar değişim tamamlanana  kadar durmayacak. Hepimizin anlaması gereken evrensel gerçek şu ki Doğa Ana, her varlık için kutsaldır. Biz insanlar onun üstünde yaşıyoruz. Onu öldürme hakkına sahip değiliz. Ancak buna çok çok yaklaştık. Hesabını vermeyeceğimiz şeyler yaptık. Dünya’ya hiçbir bilimimizin kurtaramayacağı şeyler yaptık. Yaşama şeklini değiştirmesi gereken bizleriz. Gelip de bizi kurtaracak kimse yok. Gelecek bir kurtarıcı yok. Bizi kurtaracak olan yine bizleriz.

Ozon tabakası yok oluyor.

Gezegenin ısısı 2 derece artıyor.  2 Derecenin insan bedeni üzerinde hiçbir etkisi olmaz ama vahşi yaşamı zihnen etkiliyor. Suyun sıcaklığı balıklara ne zaman doğum yapacaklarını ve yapmayacaklarını bildiriyor. Şimdi o balıklar çiftleşmiyor. Bazı balıklar yılda bir kez doğum yapar ki denizanası su sıcaklığının belli iki gününü bekler. Bu suyun sıcaklığında 200 bebek doğurmaları anlamına geliyor. Şimdiyse su sıcaklığı hep yüksek ve Çin denizleri sadece denizanalarıyla kaplı ve hiç balık kalmadı. 2 derece, böceklere kuzey arktik hayvanlarıyla yaşama imkânı veriyor. Daha önce hiç böcek sorunu yaşamamış bu hayvanların vücutlarını böcekler sarmış durumda. Ve bu böcekler yüzlerce hayvanı, kutup ayılının ölümüne yol açıyor.

Dünyada çöp üreten tek canlı türü biziz. Ve Atlantik okyanusunda birikmiş, Teksas’tan da büyük plastik atık yığını var.

Daha ciddi olan şey ise Meksika körfezindeki petrol sızıntısı… (Fotoğraflar için Link:Tarihin En Büyük Petrol Sızıntısı) Söz ettiklerinden daha vahim bir vaziyet var. Petrolün sızması ve bütün körfezdeki yaşamın ölmesi sadece otuz gün aldı ve doksan gün boyunca bu sızıntı sürdü. Bütün körfez artık öldü. Oradaki bütün hayat kurudu. Sudaki oksijen bile öldü. Meksika körfezinde doğmuş bütün kaplumbağalar, hepsi öldü. Petrol, balinaların yüzmesinden daha hızlı yayıldı. Büyük balıkların %90’ı yaşamını yitirdi.  Bu sadece Meksika körfezinin sorunu değil. Meksika körfezindeki Golfstream akıntısı doğu Avrupa’ya gelmekte. Ve bu akıntı tamamen petrol… Sızıntının altında Everest Dağı’ndan da büyük bir alan petrol ve zehirli gazla dolu. Kuzey Amerika’yı ikiye bölecek kadar büyük bir miktar bu. Gazın küçücük bir miktarı bile sızsa, arazinin başlangıcından itibaren 30 km.deki yaşamı bitirir. Ki bu sadece küçücük bir miktarı…

Hesabını veremeyeceğimiz zararlara sebep olduk. Bilim de dahil, Dünya’daki hiç kimsenin bu zararı telafi edebilecek bir çözümü yok. Tek yaptığımız Toprak Ana’yı öldürmek. Hal böyleyken bile, O bize her nefesimizde, her yudumladığımız suda, her yediğimiz yemekte hayat vermeye devam ediyor. Çünkü bizi seviyor.  Toprak Anamız ile bağ kurmamız gerek. O sizin anneniz. Toprak Ana’nın her mahluk için kutsal olduğu evrensel bir ilkedir. Ama İnsanlık, Toprak Ana’yı öldürmeden önce yok olacak. Artık önümüzdeki yılların ne kadar büyük önem taşıdığının farkına varmalıyız. Kutuplar çoktan değişmeye başladı. Dünya Anamız (Toprak Anamız) yeniden doğacak. Biz de onunla birlikte ilerlemek istiyorsak, kalpten yaşamaya başlamamız gerek. Ne kadar çok sevgi dolu olursanız, o kadar çok akıllı olursunuz. Bu bir masal değil. Bu bizim tek şansımız. Gerçekten olan şey bu. Gerçek bu. Bir çok insan günlerini neler olduğunun farkında bile olmadan geçiriyor. Ama işe olanlar bunlar. Korku içinde yaşamaktansa, dedelerimiz bize kalpten yaşamayı nasihat ediyor. Çünkü ne kadar çok sevgi dolu olursanız, o kadar zeki olursunuz. Sevgi olursak, Gezegenimizi nasıl kurtaracağımızın cevabını alırız ve kalmaya devam ederiz. Eğer böyle yapmazsak, çocuklarımızın bir geleceği olmayacak. Durumumuz gerçekten bu noktada. Şu anda, Dünya ananın yaralarını nasıl saracağımızı bilmiyoruz. Ama beynimizden değil, kalbimizden yaşarsak cevabı buluruz. Şu anda bu gezegende yaşamayı seçmiş olan başka bir jenerasyon değil. Siz seçtiniz. Zira, bizlerin bu Dünya üzerinde bulunan en güçlü ruhlar olduğu söylenir.

elimizdeki güç

(Artık sahip olduğumuz gücü kabul etmenin, sorumluluğu her birimizin tek tek üzerimize almanın zamanı gelmedi mi? Dünyayı her nasıl bu hale getire bildiysek, bu davranışın tam tersini de yapmaya muktediriz! Dünyayı Cehenneme çevirdiğimiz gibi Cennete çevirmeye de muktediriz. Allah bizi yalnızca gözlemler, Bizleri Dünya’da halife kılmıştır. Dünya’da yaptıklarımıza, azgınlıklara, savaşlara, zulümlere hem hayvanlara hem insanlara hem doğaya, ahmakça yarattığımız kirliliğe, tüketime, Toprak Ana’ya yaptıklarımıza Gök Baba’ya yaptıklarımıza müdahale etmez. Müdahale etseydi bizi yaratmasının “anlamı” ortadan kalkardı. O zaten bizi de Evreni de en detaylı sistemle ve en güzel şekilde yarattı. Sadece bu sisteme, toprağa, güneşe, aya, rüzgara kulak versek ve birlikte uyum içinde yaşamaya niyet etsek…. !!! Bir düşünsenize !! Ne kadar güzel olacağımızı (baya fiziksel olarak diyorum), bolluk bereket, sağlık, huzur ve mutluluk içinde olacağımızı anlatmama gerek var mı? Toprak Ana ona yaptıklarımıza rağmen bize vermeye devam ediyor Bir de ona önem veriyorken bize verebileceklerini düşünün.

Bugün İsviçre’nin elektrik ve doğalgaz üretimi için yurtdışından ÇÖP İTHAL ETTİĞİ haberini okudum. ( Link: Gelişmiş Ülke Problemleri, Çöpü İthal Etmek Zorunda Kalmak 🙂 Üstelik ne için ? ) Bu harika bir adımdır ! Yarattığımız Cehennemi Cennete dönüştürme hareketine çok uygun bir örnek.. Adım adım, bilgiyle, farkındalıkla ve sevgiyle….

Yeni bir Dünya Mümkün !

ağaç rüzg. kayık akşam üstüpakistan

dilekcantimur@gmail.com